21 Temmuz 2023 Cuma

Hitit Duası

 

Bugün sizlerle en eski uygarlıklardan biri olan Hitit Uygarlığından bir dua paylaşacağım. Duyduğum en etkileyici dua diyebilirim. Fazla uzatmadan hemen duaya yer vermek istiyorum…

 

Tanrım,

Beni yavaşlat;

Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir.

Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele.

Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver.

Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.

Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol.

Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret.

Bir çiçeğe bakabilmek için yavaşlamayı,

Güzel bir köpek ya da kediyi okşayabilmek için durmayı,

Güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı,

Balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret.

Her gün bana kaplumbağa ve tavşan masalını hatırlat.

Hatırlat ki, yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini,

Yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim.

Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.

Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması,

Yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır.

Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et.

Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlam olarak yükseleyim.

Ve hepsinden önemlisi…

Tanrım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret,

Değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için sabır,

İkisi arasındaki farkı bilmek için akıl ver.

Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak dostlar ver.

4 Temmuz 2023 Salı

Putperestliğin Atası Hinduizm

 Dünyanın en eski dini kabul edilen Sanatana Dharma yani Ezeli Yasa anlamını taşıyan günümüzde yayıldığı coğrafya itibariyle Hinduizm dinini bazı kaynaklar MÖ 2000 yılında bazılarında ise MÖ 2300 yılında ortaya çıktığını söylüyor. Çok eski bir tarih olduğu için kurucusunun kim olduğu belli değil. Hinduizm çok uzun bir tarihi süreç içerisinde farklı kültürlerin ve inançların birleşmesi neticesinde oluşmuştur. 

Hinduizm Semavi dinlerde tepki gösterilen putperestliğin ta kendisidir diyebiliriz. Çünkü bu dinde tanrı kaç tanedir diye sorduğunuzda bu bir de olabilir binlerce hatta milyonlarca da olabilir cevabını alırsınız. Belli başlı dört tanrıları olmasına rağmen bu tanrıların eşleri de kutsallaştırılmış haldedir. En büyük tanrı olarak kabul ettikleri Brahma tüm evrenin ve tanrıların yaratıcısı olarak kabul edilse de açıkcası bu bende bir kuşku uyandırıyor. Aynı zamanda Hinduizm dininde tıpkı semavi dinlerde belirtilen Adem ile Havva kültü bu dindede kendini Manu ve Şatarupa olarak gösteriyor. Manu Sanskritçe kanun kuralları Manusmrti'nin hazırlayıcısı olup, “adam” ve “düşünmek” anlamlarına gelen 'man' kelimesiyle ilişkilidir. Hatta Manu Kanunnamesi diye bir kitapları bile var ama ne garip ki din ortaya çıktıktan yoklaşık 1800-1900 sene sonra kanun kitabı yazılıyor. 

Hani şu yogacıların meşhur (Omm) sesleri var ya hah o işte Brahma, yaratım sürecine “Om” (Aum) sözüyle (sesiyle) başladığı içindir. Hinduizm'in kitabı olan Upanişad'da şöyle bir tabir geçer ''Tüm varlıkların özü toprak, toprağın özü su, suyun özü bitkiler, bitkilerin özü insan, insanın özü söz, sözün özü Rigveda, Rigveda’nın özü Samaveda , Samaveda’nın özü Udgitha , Udgitha’nın da Aum’dur.” 

Diğer tanrılarından bahsedecek olursak Vişnu (Koruyucu) ve Şiva (Yok edici) Ganeşa (Engelleri kaldıran). Vişnu evreni dengede ve harmoni içinde tutuan tanrı. Vişnu duruma göre farklı şekillerde kendini gösterir. Rama, Krişna, Lakşimi, Sarasvati gibi bir sürü farklı avatarı vardır. Şiva yıkım tanrısı. Evrenin arada bir Şiva tarafından yok edilip, yeniden Brahman tarafından yaratıldığına inanıyorlar. Döngüsellik Hinduizm’de çok önemli bir imge. Ganeşa engelleri ortadan kaldıran, şans getiren, yolu açan tanrı. Fil suratı bir insan vücudu ile tasvir ediliyor.Hinduizm çok tanrılı bir din olduğu için her Hindu'nun dilediği tanrıya tapınma özgürlüğü vardır. Hinduizm hakkında anlatacaklarımız bitmez biz burada vermek istediğimiz mesajı bilimsel bir makale şekline getirmemek için burada tarihçesi ve oluşumuyla alakalı bilgiyi yarıda kesip sadede gelelim. 

Araştırmalarım ve okumalarım sonrasında Hinduizm'in bir dinden ziyade bir felsefe, yaşayış tarzı hatta daha derine inecek olursak insanoğlunun yaratılış fıtratına göre bir Tanrı bir İlah arayışının sonucu olarak değerlendiriyorum. Çünkü her insanda belli bir noktada acziyet ve zayıflık zuhur eder bunun karşısında da aciz olmayan, zayıf düşmeyen, güçlü birini aramaya başlar. Hinduizm daha çok insanlarda ki bu eksikliği giderme uğruna çıkmış onları hem sığınacak bir Tanrı'ları hem de hayatta tutacak kuralları verecek bir inanışa sürüklemiş. Çünkü kitapları, ritüelleri, her Tanrı'nın kendine özel durumları, duaları, cenazeleri, rahipleri hepsi bir durumu giderme amacıyla kurulmuş ama öyle bir hale gelmiş ki zamanla o dinde güzel işler yapan, isabetli konuşan insanlardan yeni dinler türemiş. Budizm gibi! Hatta MS 7 YY'da İslamiyetin yayılmasıyla beraber Sihizm adında içerisinden yeni bir din bile türemiş. Hak bir dinden asla yeni bir din türemez, türememeli din güncellenemez bil olgudur. Öyle ki hem indiği zamana hem yüzyıllarca sonrasına hitap eden, hem indiği kavme hem de dünyaya seslenebilmeli. Hangi isimle olursa olsun Tanrı dediğimiz tek olabilmeli ancak böyle bir düzen oluşturulabilir. İki patronu olan bir iş yerinde bile düzen tam manasıyla özgün olamamaktayken dünyada bu mümkün olamaz. Ben şahsım adına Hinduizm'i din değilde daha çok bölgesel, etnik bir topluluk olarak görüyorum. 

Çünkü ben sorgulayıcı bir insan olarak bu derece çelişkili bir inancı din olarak algılayamıyorum. Hiçbir insanın asla ölmediği konusu mesela, bedenim ölüyor ama ruhum başkasının bedenine girerek tekrar hayat buluyor. 




Bu bile yaratıcıyı küçümseyen bir olay mesela Rabbimiz haşa aciz mi ki yeni bir ruh ve beden yaratamayacak ayrıca kaç insan yaşadı da biz onların ruhlarıyla canlanıyoruz eğer o varsa ben nerdeyim kimim? Yada var mıyım? Hayata geleceğim ama onun ruhuyla onun arzularıyla yaşayıp bedenimde ki bütün hastalıkları ve ceremeleri ben çekeceğim! Kimse Yaratıcısı tarafında böyle basit görülmek istemez. Kimse görmezken o görsün, kimse sevmezken o sevsin, kimse anlamazken o anlasın isteriz. Kuran-ı Kerim'de buna çok yakışacak bir ayet var mesela ''Beni yaratan elbet yolumu gösterir.'' (Şuara 78) Şahsen kimsenin ruhunu, fikrini taşımak istemezdim.  

Hinduizm dininin garipliklerinden bir tane daha örnek verecek olursak Kumari olayı; Tanrı'nın özel seçilmiş bir kız çocuğunun bedenine girdiğini ve hayız olma durumunda oradan ayrıldığına inanılıyor. Yaşayan Tanrıça olarak adlandırılıyor zaten. Bu mesela çok absürt geliyor bir de çocukları seçerken bir gece karanlık bir odada hayvan kafaları ile bırakıp korkusuz olduğunu falan test ediyorlar daha bir sürü bunun gibi testler. Kumari seçildikten sonra ki hayat, yapması ve yapmaması gereken şeyler vs. bunlar bana daha çok pedagojik bir istismar gibi geliyor. Mesela yine Hindistan' da çok yankı uyandıran bir olay daha Hinduizm diniyle alakalı bir tarikatın, topluluğun, cemaatin adına ne derseniz artık Hindistan Delhi'de ki Burari Vakası. Sanki insanlar bunca kargaşanın içinde sapıtmışlar, akıllarını kullanamayacak hale gelmişler gibi. Akıllıca yada psikopatça bir planın parçası olan onbir insan. Karmaşık ve yıkıcı bir ölüm. Artık Hinduizm yüzyıllar içinde o kadar değişim yaşamış ki şimdilerde kendini bir spor yada bir rahatlama seansı gibi meditasyon adı altında göstermekte. Kimileri bunu bir rahatlama olarak görsede bu Hinduizm dinine ait bir ibadet türüdür. Kendilerince meditasyon yaparak Nirvana'ya ulaşıp özgürleşme çabalarında bulunmaları bana bir çırpınış, yıkımın sesleri gibi geliyor. 

Bu yazımda insanları aşağılamak değil sadece akıllarını kullanarak, Yaratıcıyı hafife almayarak düşünüp karar vermeleri gerektiğini, onun asla bizim ki basit sıradan ve aciz olmadığını anlatmak istedim.


Hitit Duası

  Bugün sizlerle en eski uygarlıklardan biri olan Hitit Uygarlığından bir dua paylaşacağım. Duyduğum en etkileyici dua diyebilirim. Fazla uz...